İsviçre nasıl İsviçre oldu? Ne zaman ve nasıl kuruldu? Tarihi boyunca tarafsız olan ve hiçbir savaşa katılmayan İsviçre’nin başından geçen tek savaşın iç savaş olduğunu biliyor muydunuz? Peki Avrupa’nın göbeğinde, bu kadar merkezi bir konumda olup, nasıl oldu da hem Dünya Savaşları hem de Soğuk Savaş boyunca tarafsızlığını koruyabildi?
Bu kendinden başka kimseyle derdi olmayan ülke İsviçre’nin biraz da geçmişine bakalım mı? Bu kısa isviçre tarihi yazımda tarih öncesinden günümüze İsviçre’nin kısa tarihini sizlerler paylaşıyorum olacağım. Söz veriyorum, tarihe ilginiz yoksa bile sıkılmayacaksınız! 🙂
Kısa İsviçre Tarihi – Tarih Öncesi
Bayağı eskiye gittik ancak tarih öncesine merakı olanların ilgisini çekebilir. Şimdi bu İsviçre’de Alpler’in kuzeyinde 150.000 yıl önce Paleolitik dönemde, avcı-toplayıcıların bu bölgeye yerleştiklerine dair arkeolojik kanıtlar bulunmuş. Neolitik döneme kadar da bu bölgede nüfus bayağı bir yoğunmuş.
Ama en eski kalıntılar 300.000 sene öncesinden Homo Eractus tarafından şekillendirilmiş olan bir el baltası. Gel zaman git zaman M.Ö. 1500 civarında bölgeye Kelt kabileleri yerleşmiş. Reatyalılar doğu bölgeye yerleşirken, batı tarafı da Helvetler tarafından işgal edilmiş.
Kısa İsviçre Tarihi – Roma İmparatorluğu Zamanı
M.Ö 58 yılında, Helvetler göçebe Cermen kabilelerinin baskısından kaçmak için Galya’ya yerleşmek üzere yola çıkmışlarken, Julius Caesar’ın orduları tarafından durdurulmuş, yenilmiş ve toprakları işgal edilmiş. Zamanla bu bölgelerdeki Alp halkları Roma İmparatorluğu’na entegre olmuş ve bölge sonraki yüzyıllar boyunca iyice romanize olmuş.
3. ve 4. yy’da da bölge Hristiyanlaşmaya başlamış. Ancak Roma İmparatorluğu M.S. 476 yılında Cermen kabilelerinin bölgeye girmesiyle yıkılmış. Cermen kabilelerinden olan Burgundlar batıya yerleşirken, Alamanlar kuzeye yerleşip, burada yaşayan Kelt-Roman nüfusu yavaşça dağlara çekilmeye zorlamışlar.
Daha sonra bölge uzun bir süre bir diğer Cermen kabile olan Franklar’ın Caroling Hanedanı tarafından yönetilmiş, sonra da değişik dükler, krallar derken, birkaç kere el değiştirmiş bölge. Ne Game of Thrones’lar yaşanmıştır ülkede düşünsenize.
Kısa İsviçre Tarihi – Orta Çağ Dönemi
1291 senesinin 1 Ağustos‘una gelindiğinde ise üç orman kantonu (Uri, Schwyz ve Unterwalden) temsilcileri İsviçre’nin kuruluş belgesi olarak kabul edilen Federal Beyanname‘nin altına imzalarını atmışlar.
1 Ağustos günümüzde ulusal bayram olarak kutlanmaktadır.
1353 yılında ise ilk birleşen bu üç orman kantonuna ek olarak Glarus ve Zug kantonlarıyla Luzern, Zürih ve Bern şehir devletleri de birliğe katılmış ve sekiz eyaletten oluşan “Eski Federasyon” kurulmuş.
Ha bu arada Zürih bir toprak anlaşmazlığı nedeniyle 1440 yılında konfederasyondan atılmış ama sonra geri alınmış. Daha sonra da diğer kantonlar teker teker federasyona katılmaya başlamış. 1648 senesine kadar Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’na bağlı bir devlet olan İsviçre’nin bağımsızlığı, Westfalya Barış Antlaşması ile Avrupalı ülkeler tarafından tanınmış.
Bir ek bilgi olarak da İsviçreli askerler o kadar disiplinli ve başarılıymış ki, zamanın Roma Katolik Klisesi papası II. Julius Vatikan’ı koruması için İsviçreli askerleri muhafız olarak işe almış. Günümüzde hala Vatikan’ı korumakla görevli askerler İsviçrelidir.
Kısa İsviçre Tarihi – Fransız İşgali
Fransız Devrimi orduları 1798 senesinde İsviçre’yi işgal etmiş ve yetmezmiş gibi zorla ülkenin hükümetini merkezileştiren, kantonları ortadan kaldıran yeni bir anayasayı uygulatmış ve bu bölgede Helvet Cumhuriyeti kurulmuş. İsviçre halkı her ne kadar sık sık ayaklansa da, Fransız birliklerinin varlığı nedeniyle maalesef başarıya ulaşamamış.
İsviçre sonraları, Avusturya ve Rusya gibi başka devletler tarafından da işgal edilmiş. Ancak İsviçre’de herkes eski kantonel zamanlarına geri dönmek istememiş olacak ki, İsviçre, merkezi hükümeti destekleyen “Cumhuriyetçiler” ve kantonların yeniden özerkliğini isteyen “Federalistler” arasında ikiye bölünmüş.
O zamanlar Napolyon Bonapart, her iki tarafı da 1803 yılında Paris’te bir araya getirerek, İsviçre’nin özerkliğini büyük oranda geri veren Arabulucuk Yasası’nı çıkartmış.
Yıl 1815 olduğunda da Viyana Kongresi ile İsviçre’nin bağımsızlığı ve tarafsızlığı tüm Avrupa güçleri tarafından tanınmış. Bu tarihte, Valais, Neuchatel ve Cenevre kantonlarının federasyona katılmasıyla birlikte İsviçre tarihteki en son genişlemeyi gerçekleştirmiş.
Kısa İsviçre Tarihi – İsviçre İç Savaşı ve 1848 İsviçre Federal Anayasası
Sene 1845’i gösterdiğindeyse İsviçre tarihinin en önemli iç savaşlarından birini yaşamış. Sebep de ne? Ben protestanım sen katoliksin, biz nasıl anlaşacağız.
Gitmişler 7 katolik kanton toplanıp Sonderbund adını verdikleri bir birlik kurmuşlar. (Bu kantonlardan biri olan Zug, benim çalıştığım şehrin olduğu kanton ve hala çok dindarlar. Öyle ki dini bayramlar çoğu diğer kantona göre daha fazla. Örneğin Zürih’te çalışan eşimin işe gitmesi gereken ‘Zürih protestan olduğu için onların dini bayram saymadığı’ bir gün, katolik olan Zug’da dini bayram olduğu için ben tatilde oluyorum).
Katoliklerin Sonderbund’u kurduğunu duyan Protestanlar da durur mu? Yapıştırmışlar savaşı. Sen misin ayrı bir birlik kuran diye girmişler birbirlerine. Bu iç savaş 27 gün sürmüş ve yaklaşık 100 kayıp verilmiş ve İsviçre tarihinin son silahlı çatışması olarak tarihe geçmiş.
İç savaştan sonra 1848 senesinde Federal Anayasa kabul edilmiş ve referandum uygulamasına geçilmiş. Bu anayasaya ile de merkezi bir otorite kurulmuş ve kantonların yerel konularda kendilerini yönetebilmesine karar verilmiş. Ancak sanayi devrimi vs. derken anayasa üzerinde birçok değişiklik yapılmış ve kantonlara yerel konularda daha fazla konuda hakimiyet hakkı tanınmış.
Kısa İsviçre Tarihi – Dünya Savaşları Zamanı İsviçre
İsviçre ne 1. Dünya Savaşı’nda ne de 2. Dünya Savaşı’nda taraf tutmuş, her iki savaşa da katılmamıştır. Yalnızca 2. Dünya Savaşı sırasında Almanya ben İsviçre’ye de saldıracağım demiş. Ancak sonra vazgeçmiş olacak ki böyle bir atak hiç gerçekleşmemiş.
2. Dünya Savaşı sırasında İsviçre casusluk için üs olarak kullanılmış ve sıklıkla iki taraf arasındaki iletişime aracılık ediyormuş.
Yine 2. Dünya Savaşı sırasında İsviçre Frangı, dünyada serbestçe dönüştürülebilen tek büyük para birimi olduğu için İsviçre Ulusal Bankası’na tüm ülkeler yüksek miktarlarda altın satmaya başlamış.
Maalesef ki bu altınların yüz milyonlarca frangı, işgal altındaki ülkelerin merkez bankalarından yağmalanan altınlar. Sadece soykırım kurbanlarından çalınan ve İsviçre bankalarına satılan altınların değeri 581.000 frank tutarındaymış..
Kısa İsviçre Tarihi – Modern İsviçre
Vee gelelim bugünlere. Bildiğimiz gibi İsviçre Avrupa Birliği üyesi değil. Aslında 1992 senesinde başvurmuşlar ama Avrupa Ekonomik Alanı’na giriş konusunda yapılan referandumda (halka soruyorlar düşünsenize) halk EEA’ya girmeyi reddedince bir daha da Avrupa Birliği’ne girmek için bir girişimde bulunmamışlar.
Ancak İsviçre yasaları AB yasalarıyla uyumlu ve İsviçre’nin Avrupa Birliği ile birçok anlaşması bulunmakta. Avrupa Birliği üyesi olmayan İsviçre, Schengen antlaşmasınaysa katılmıştır çünkü yine referandumla halka sorulmuş ve %55’lik bir oyla kabul edilmiştir.
Hadi bu şarkı da o zaman benden hepimize gelsin: Einer für alle, alle für einennn!
İlginizi çekeceğini düşündüğüm ve İsviçre ile ilgili ilginç bilgilere yer verdiğim yazıma da göz atmayı unutmayın. İsviçre ile ilgili daha fazla bilgi almak isterseniz seyahat ile ilgili burayı, İsviçre’de yaşamak ile ilgili de burayı ziyaret edebilirsiniz!
İsviçre hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!
Savas dolayisi ile Ykraynadan Ailemle Isvicreye geldim. 1 yildir burada yasiyorum. Fransizca ogreniyorum( Fransiz kantonu oldugumuz icin). Elimizden geldigin ulke halkinda bilgi edinmeye calisiyorum..
Yazinizi tesadufen gordum, okurken cok buyuk zevk aldim. Uslubunuz harika. Yani benim bir yilda sagdan solsan edindigim bilgileri sizin yazinizda ozet olarak gordum. Cok basarili ve sade bir anlatimiz var. Bunun icin sizi tebrik, baska konularda da yazma yeteneginizi gormek istegimi belirtirim.. Degerli bilgileriniz icin tesekkur. Iyi calismalar
Mert selam, güzel yorumun için teşekkür ederim. Evet yemek kısmı içimizde bir acıdır haha 🙂 Evde yemek yaparak dengeliyoruz o kısmı da çoğunlukla.
Melis yazılarını okudukça insanın İsviçre’ye taşınası geliyor. Yemekleri insanın hevesini kırsa da kültürü çok keyifli gözüküyor.